Hayat kısa ve güzel. Bu yüzden elimizden geldiği kadar gezmek, görmek ve tatmak lazım. Maddi gücümüz ve müsaitlik durumlarımıza göre hepimiz bir yerleri görmek ve gezmek istiyoruz. Madem öyle biz de düşündük ve ölmeden önce mutlaka görmeniz gereken 12 şehri sizin için sıraladık.
New York
Sanırız her gencin hayalidir Amerika. Filmlerden gördüğümüz sokakları ve hayat biçimi ile New York ise Amerika’nın en arzu edilen şehri. Sanatın, kültürün, eğlencenin ve lezzetin adresi olan New York sanırız her zaman bu listenin ilk sırasında olmayı başaracak.
Venedik
Venedik; aşkın ve romantizmin şehri. Bu liste içerisinde 2. sırada yer almayı kesinlikle hakeden Venedik’in upuzun kanallarını ve rengarenk evlerini mutlaka görmelisiniz.
Barselona
İspanya ve Katalunya’nın gözbebeği olan Barselona insana mutluluk aşılayan bir şehir. Lezzeti tapasları ve alkolleri ile miğdelerinize şenlik yaşatırken gotik binalar ile şahane manzaranın tadını çıkarırsınız.
Rio de Janeiro
Brezilya’nın tüm etkilerini yaşayacağınız bu şehir sizi eğlencenin doruklarına taşıyacak. Eğer festival zamanına denk gelirseniz değmeyin keyfinize. Muhteşem sahilleri ve eğlenceleri ile
Rio de Janeiro ölmeden önce mutlaka görmeniz gereken şehirler arasında.
Londra
Pahalı şehirler arasında neredeyse ilk sıralarda yer alan Londra mutlaka bütçe ayarlanıp ziyaret edilmesi gereken şehirlerden. Pazarları, tiyatroları, mimarisi ve buhranlı havası ile kendinizi kırmızı otobüslerinden şehre bırakmanız gereken şahane bir yer. Kırmızı telefon kulübelerinin önünde fotoğraf çektirmeden dönmemeniz gerektiğini de unutmazsınız herhalde :).
Marakeş
Burada yaşayacağınız deneyimi ömrünüz boyunca unutamayacağınız garnti. E zaten başka hangi şehirde bu denli renkli ve daracık sokaklar tüm sıcaklığı ile sizi bekliyor olabilir ki?
Roma
Bu şehir tam bir açık hava müzesi. Eğer tarihi seviyorsanız
Roma sizin için en güzel deneyimlerden biri olacak. Uygarlığın başladığı zamanlardan günümüze geniş bir tarih aralığında neyi dilerseniz görebileceğiniz tek şehir Roma. Sonsuzluğun ve tarihin simgesi bu şehri mutlaka ziyaret edin.
Havana
Bir zaman makinesine atlayıp yolculuk yapma şansınız olamayabilir ama Havana’yı gezmek sizi tarihte bir yolculuğa çıkaracak. Devrim öncesinden kalmış binalar, arabalar, her yerde dans eden insanlar ve en sevilenlerden
Che Guevera...
Paris
Romantizmin kalesi, aşkın sembolü
Paris. Audrey Hepburn’nün naifliği ve Eyfel kulesinin ihtişamı ile göz kamaştıran bu şehrin minik cafelerinde 5 çayı içmeyi, Eyfel kulesinin manzarasını izlemeyi ve Notre Dame’ın muhteşemliğini görmeyi asla ihmal etmeyin.
Petra
Şimdiye kadar bildiğiniz tüm antik kentleri aklınızın bir kenarına bırakın ve Petra’ya yer açın. Çölün ortasına kurulmuş efsane bir yapı olan Petra o denli gizemli ki size şuan ne yazsak bol kalır. Kayalıklar içine oyulmuş olann bu tapınağı gördükten sonra hayata olan bakış açınızı değiştirmeniz olası.
Sydney
Eğer hayır bu saydıklarınız bana göre birbirinin aynısı diyorasnız
Sydney kesinlikle sizin şehriniz. Operaları, çağdaş yapıları ve doğal yaşamı bir araya getiren Sydney’de kangurular ve balinaların bir arada olduğunu görmeniz mümkün. Doğal güzellikleri sonuna kadar yaşacayacağınız Sydney bu liste de kesinlikle yerini hakediyor.
Shangai
Eğer ülke dışına çıkıyorsak uzaklığı yakınlığı düşünmemeliyiz. Doğal olarak Shangai bize uzak gelmemeli. Kalabalığın başınızı döndürecek bu şehri görmek için elinizi çabuk tutmanızı öneririz. Pudong bölgesine konuçlanmış olan yüksek binaları ile mimari yapısının nasıl ayakta kaldığına inanamayacağınız bu şehir sizi çok etkileyecek.