Şimdi Ekoturizm Zamanı!

1992 yılında düzenlenen Rio Çevre Zirvesi’nde dünyanın geleceği ve çevre için ortaya konulan kriterler zamanla turizme uyarlanıyor ve bu zirvede çevreye zarar vermeden ondan yararlanma yöntemlerinin geliştirilmesiyle ilgili kararlar alınıyor. Bu kararlarla birlikte çevreye zarar vermeme, yaşayan yerli halkın kültürlerine dokunmadan turizm faaliyetlerinden en uygun biçimde yararlanma gibi sonuçlar elde ediliyor. 1992 yılından bugüne alınan bu kararlar, “ekoturizm” kavramını hayatımıza sokuyor. 2002 yılında Kanada'nın Quebec kentinde, 133 ülkeden gelen 1100 delegenin katılımıyla yapılan Dünya Ekoturizm Zirvesi’nde de “ekoturizm” artık herkes tarafından bilinen bir tanım olarak karşımıza çıkıyor. Yani kısaca ekoturizm için yeryüzündeki doğal kaynaklara zarar vermeden, yerel halkın güncel yaşayışını bozmadan, sosyal ve kültürel bütünlüklerini sağlayıp, güvence altına alan bir yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi biraz ekoturizmin dünyada öne çıkan örneklerini inceleyelim.

Şili


Ekoturizmin yapıldığı en önemli yerden biri Şili. Ant Dağları ve Atacama Çölü ile sınırlarını paylaşan Şili’de ekoturizm rotaları oldukça fazla. Güney Amerika’da bulunan birçok ülke gibi Şili de ekoturizmi geliştirerek hem bölgede yaşayan halka önemli bir gelir kaynağı sağlıyor hem de doğa ve kültür bozulmasını engelliyor. Ekoturizmin yanı sıra muhteşem coğrafi yapısıyla Şili, bünyesinde benzersiz ekosistemleri de barındırıyor.

Hindistan


Hindistan’da turizm gelirinin en önemli gelir kaynağı olduğu ülkelerden. Bu sebeple turizm, hatta ekoturizm oldukça önemli. Hindistan’da ekoturizme oldukça önem verildiği gibi, ekoturizm dernekleri de yok olmaya yüz tutmuş doğal varlıklar için tüm gücüyle çalışıyor. Renkli kültür denilince akıllara gelen ilk yerlerden olan Hindistan’da doğa gezilerine çıkabilir, farklı dinlere mensup insanların yaşayış tarzlarını görebilir ve bu renkli kültüre yakından tanıklık edebilirsiniz.

Avustralya


Avustralya, biyolojik çeşitliliğin en fazla olduğu ülkelerden biri olmasının yanı sıra bir de en tehlike hayvanların yaşadığı ülke olarak da biliniyor. UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’ne giren birçok yapı ve doğal güzelliklerinin bulunması, ülkeyi ekoturizmin yapıldığı en önemli rotalar konumunda en üst sıralara yerleştiriyor. Hiç abartısız devasa boyuttaki milli parkları ve hükümetin doğal yaşamı koruma yanlısı politikalarıyla, Avusturalya her sene çok sayıda ekoturisti ağırlıyor.

Botswana


Afrika’da yer alan Botswana da ekoturizmin oldukça önemli olduğu yerlerden biri. Ülkede iki tane miili park bulunuyor. Bu milli parkların en önemli özelliği ise, yaklaşık binlerce yırtıcı ve memeli hayvan için yuva görevi görmesi. Tsodilo ve Okavango Deltası ile dünyanın en büyük kaya parçası olma özelliğiyle Dünya Mirasları Listesi’ne giren Botswana, binlerce yıl öncesinin insanlarına ev sahipliği yapan Gcwibaba Mağaraları’yla da oldukça dikkat çekiyor.

İsveç


İsveç için ekoturizmin yayıldığı ilk yerlerden olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. İlk yerlerden olmasının yanı sıra ekoturizm faaliyetlerinin özel kalite standartları ile değerlendirildiği bir ülke. Yani İsveç, ekoturizmin en bilinçli yapıldığı rotaların başında geliyor. Ekoturizmin aslında altı önemli prensibi var. Bunlar; bölgenin doğal ve kültürel yaşamına saygı, bölgesel ekonominin desteklenmesi, sürdürebilir çevresel aktiviteler, doğal ve kültürel yapıya katkıda bulunma, bilgiyi destekleme, kalite ve güvenlik. Bu altı önemli prensibe de sahip olan İsveç, bilinçli ekoturistlerin en çok tercih ettiği yerlerden.

Peru


Peru, dünyanın en çok biyoçeşitliliğine sahip ülkesi. Çünkü ülkenin neredeyse %74’ünü Amazon Yağmur Ormanları kaplıyor. Çok sayıda gezgin için biyoçeşitliliğiyle Peru bulunmaz nimet. Bu nedenle ekoturizm, biyoçeşitliliğini korumak isteyen Peru için oldukça önemli. Cosco Antik Şehri, Machu Picchu, Qhapaq Nan gibi pek çok Dünya Kültür Mirası’na da ev sahipliği yapan Peru’da bunlara ek olarak dört adet de oldukça büyük alanlara yayılmış milli parklar bulunuyor.

 

İLGİLİ YAZILAR